Wuthering Heights

Emily Brontë’nin onlarca kez sinemaya uyarlanmış romanı Wuthering Heights (Uğultulu Tepeler)’in yeni bir uyarlaması karşımızda. Bu kez yönetmen koltuğunda Andrea Arnold var. Film diğer uyarlamalar arasından biraz sıyrılıyor. Yönetmen ve senaristler bu filmde Heathcliff karakterini ilk kez bir zenci oynuyor. Bu da filme biraz olsun ırkçılık tohumları serpiyor.

Film Venedik’ten en iyi görüntü ödülünü alarak dönmüş. Buna kesinlikle hak verebilirim ki filmin en büyük artısı görüntülerin güzelliği. Burada görüntü yönetmeni renklerin yansıtılmasında, her bir karenin önümüzden fotoğraf karesi gibi geçmesine büyük katkı sağlamış. Görselliği bir kenara çıkarttığımızda ise aslında film gereksiz ayrıntılarda boğulmuş bir film.

Filmin süresi boyunca müzik duyamıyorsunuz. Doğanın sesleri müzik fonu olarak kullanılmış. Yönetmenin kamera açılarını bazı durumlarda gereksiz kullandığını düşünüyorum. Filmin süresinin uzun çoğunluğunu karakterlerin enselerini izleyerek geçirdik dersem yalan söylemiş olmam. Çok fazla hareketli kamera kullanılmış ve bu görüntülerde titremeye sebep olmuş. Yönetmen bu bilinçli mi yapmış bilmiyorum ama bu görüntüler beni yordu.

Hikaye oldukça yavaş ilerliyor. Zaten ne olacağını bildiğimiz bir filmde hikayenin bu kadar yavaş ilerlemesi beni oldukça sıktı. Buna uzun ve gereksiz sahnelerde eklenince filmden ister istemez kopmaya başladım. Film iki parçaya bölünmüş. İkinci parça Heathcliff’in geriye dönmesi ile başlıyor ve film o dakikadan sonra biraz daha hızlanarak sertleşiyor. Ancak her iki bölümde de büyük bir aşkın varlığının izleyiciye tam olarak aktarıldığını düşünmüyorum. Hikayeyi ilk defa izleyecek biri için son dakikalara gelmeden iki kişinin arasındaki aşkın ne denli büyük olduğunu söylemesi zor.

Finale yaklaştığımızda ise, Heathcliff’in delirme sahnelerinin başarılı olduğunu düşünmüyorum. Filmde oyunculuklar güzeldi ancak yönetmen izleyici üzerinde tam anlamıyla etkiyi sağlayamamıştı. Heathcliff’in Catherine’nin hayaletini görmesi, bununla birlikte onun ne hissettiğini anlamamız konusunda pek bir çaba yoktu filmde. Filmin son dönemde aynı türde olan filmlerle aynı açılışı yapıyor. Heathcliff’in olgun halinin kafasını yerlere vurduğunu gördükten sonra hikayeyi, olup biteni anlamak için geçmişe dönüyoruz. Bu filmlere bir artı katıyor mu bilmiyorum ama artık bu durum klasikleşmeye başladı.

Heathcliff bir çiftlik sahibi adam tarafından bulunmuş ve eve getirilmiştir. Adam onu evlat edinir ve kendi evlatlarından ayırmaz. Ancak adamın büyük oğlu bu duruma sıcak davranmaz bir zenci ile kardeş olmak istemez. Evin kızı Cathy (Catherine) ise, Heathcliff’e çok iyi davranır. Aralarında adını koyamadıkları bir bağ ve aşk vardır. Babaları ölünce ise büyük oğlan evin yönetimini alır ve Heathcliff’e ya evi terk etmesini ya da işçi olarak çalışmasını söyler. Heathcliff, Cathy’den ayrılmamak için hköle gibi çalışmayı göze alır.

Bir gün Cathy’e bir başka çiftlik sahibinin oğlu zengin adam evlenme teklifi eder. Heathcliff bu durumu duyar ve Cathy’nin içinde bulunduğu çelişkiyi anlayarak ona kızar ve gider. Yıllar sonra geriye zengin olarak döner. Cathy evlenmiştir ancak Heathcliff’in ortaya çıkması tüm düzenini alt üst etmiştir. Bu sırada Cathy’nin baldızı da Heathcliff’e aşık olur. Heathcliff ise intikam için kızla birlikte olur.

Filmin en önemli özelliği görselliği, bunun yanı sıra oyunculuklarda iyi. Ancak filmin kurgusu ve durgunluğu, gereksiz kamera hareketleri filmin izlenmesini zorlaştırıyor. Arada kalan anlatmak istediğini tam anlamıyla anlayamayan diğer uyarlamalarının sırtına dayanmış bir film Wuthering Heights. Çok boş zamanınız varsa ve bu tarz filmleri seviyorsanız izleyin derim.

Yönetmen: Andrea Arnold

Senaryo: Andrea ArnoldEmily Brontë (kitap), Olivia Hetreed

Oyuncular:

Kaya Scodelario Catherine Earnshaw
James Howson Heathcliff
Oliver Milburn Mr. Linton
Nichola Burley Isabella Linton
Amy Wren Frances Earnshaw
Steve Evets Joseph

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt1181614/

http://film.iksv.org/tr/film/238