Yazar yada yaratıcı olduğumu düşünmüyorum. Ancak hep merak etmişimdir yaratıcı yazarlığın nasıl olduğunu. Adına dersler, kurslar bir sürü kitaplar var. Bende açıkçası yaratıcı bir yazar olmak için bu kurslardan birine gitmek istiyorum. Sanıyorum kurs sonu sertifikasını aldığımızda yaratıcı yazar olmuş oluyoruz.
Olayı böyle kestirip atmak olmaz tabi. O yüzen üşenmeyip küçük araştırmalar yaptım. Her filmde rastladığım gibi sevgili Google’a sordum. Her yeni Türk Korku filminde gördüğüm gibi Ekşi Sözlükte okudum. Bana en mantıklı gelen ise aşağıdaki açıklama oldu. Direkt kopyalayıp yapıştırıyorum.
iş bu kavramın ismini sorgulamaya geldiğinde, biraz daha dikkatli davranmak gerekir. writing kelimesini direkt edebi yazarlık anlamı katarak çevirirsek, evet, yaratıcı yazarlık gibi saçma bir tabir ortaya çıkar. bunun yerine yaratıcı yazım kullanmak daha mantıklı olur belki. nitekim, kaza yaptığınızda rapor tutan bir polis de “writing”, mahkemede kayıt tutan bir -ismi her neyse- memur da “writing” eylemiyle uğraşmaktadır. yaratıcılık kısmı olmadan da bir çok yazma işi vardır ki, bunların bir kısmı için de ayrıca bir eğitim gerekir. oysa ki creative writing derslerinde, writing kısmından çok creative kısmı önem kazanır, orada size kimse temel imla kurallarını, cümle nasıl kurulurları öğretmez, en azından öğretmemelidir. hayır düşünsenize tarih öğrencilerine, writing for history yerine creative writing dersi veriliyor. korkunç.
(poorgod, 06.09.2005 11:56) *
Buradan anladığım kadarıyla benim anlamam da kıt. Yani bu kurslarda neyi yazacağından çok nasıl yazacağının dersi veriliyor. Ancak bir diğer noktada bu kez yazıların özgünlüğünü yitirmesi diyebilir miyiz? Yani benim falanca yazar yada, falanca hocadan aldığım yaratıcı yazarlık kursu, onun şekillendirdiği anlatım doğrultusunda gelişip, benim üslubumun değişmesine sebep olmayacak mı? Tabi bunlar küçük etkenler. Olaya bir de diğer taraftan bakalım. X yazarından / hocasından aldığımız, eğitim yanımıza piyasada isim yapma konusunda kar olabilir. Bu insanlara kapıyı daha açık tutar. Nasıl ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerin diğer üniversiteler ile aynı bölümlerinden farklı tutuyorsak Yaratıcı Yazarlık kursu almanın, böyle bir ayrıcalığı olacaktır.
Şimdi hal böyleyken kur alınacak birinin bulunması lazım. Bunun içinde önceden tarzımızı seçmemiz, adımımızı hangi yöne atacağımızı belirlememiz gerek. Yani “a şurada yaratıcı yazarlık kursu açılmış gidelim” demekle istediğiniz yaratıcılığa erişemiyorsunuz. Yahut üsluba diyelim. Benim Murathan Mungan’dan ders almam belki şatafatlı cümleler kurmama sebep olabilir ancak tarz olarak çakışmadığımızdan bir bilim kurgu yada korku öğesinde bunlara nasıl yer verebilirim bilmiyorum. Ah belki bu kurs bana bunları da öğretir.
Aklımda bu konu ile ilgili karmaşa var. Ancak kursta bir şeyler öğrenmekten çok kursu almak ve aldığın kişiler önemli. Sonuçta her şekilde teknolojinin gelişmesi ile kitap çıkartabilirsin. Önemli olan bu kitapların okunması. “Ah bana ne ben çıkartayım okuyan okur” diyenleri de duyar gibiyim. Karşınızda saygı ile eğiliyorum. Ama bakınız sizinle aynı görüşte olan ben bile, her gün bu gereksiz bloga kaç kişi girmiş, kaç kişi okumuş diye merak ediyorum. Bir şeyleri kendiniz için, kendinizi rahatlatmak için yazabilirsiniz. Bunu ikinci bir şahısa bile gösterseniz, o sizin beğenilme, takdir edilme duygunuzun okşanması anlamına gelir ve bu duygu aç gözlüdür.
Dünkü yazıdan sonra sanıyorum, çok ciddi bir yazı oldu bu. Olsun ne demiş şair “ne olursa olsun yaşamaya mecbursun”. Arada saçmalamayı da yapmak lazım değil mi?
Siz ne düşünüyorsunuz?