yazsak… yazsak…

ne yazsak. onu ele, bunu ele, olmasın bu olmasın ardından yazacak hiç bir şey kalmıyor… yazmak için sosyal olmak lazım, yada hayal gücünün fazla olması. hiç bir zaman sosyal olamadım ve hayal gücüm de eskisi gibi yerinde durmuyor… şimdi canım yalan yazmak istedi… ne yazabilirim ki? hiç bir şey. yazamıyorum işte… bunun türlü türlü sebepleri var. ona buna yüklenip üzerimdeki yükü hafifletmeye çalışmayacağım… şimdi süper uykum var ayaklarım, kolum, başım her yerim ağrıyor.muhtemelen eve gidince dirileceğim ancak bu sefer de nette orda burda sürtmekten yazmaya fırsat bulamayacağım. ne meraklı adamım ben sürekli araştırmakla olur mu? insanın başına ya meraktan ya yaraktan gelirmiş ya gelen bakalım benim başıma neyden gelecek. henüz tercih değiştirmedim o yüzden ikinci şıkkı eliyorum… meraktan evet meraktan gelecek… lakin bu merak sanal olmaktan öteye gitmiyor. sanal bir merak başıma bela açabilir o zaman… ilginç, enteresan… aklımdan geçenleri yazsam acaba akşama bloguma girebilir miyim? kapatsınlar beni… aslında insana, kültür örf adete ben zararlıyım… evet bunu ispatlayacağım… atam tutam ben seni…

tembellikten nasıl vazgeçilir kursu açılsın…


Yorumlar

“yazsak… yazsak…” için bir yanıt

  1. ilk ben yazılırım heralde xD

Siz ne düşünüyorsunuz?