Yekta Kopan – İçimde Kim Var

Bu okuduğum ikinci  kitabı. İlki bir öykü kitabıydı bu ise bir roman. Ancak söylemem gerekir ki gerçekten kitabı bir roman edasıyla okumaya başladım. Sonra ilk bölümlerde acaba ben mi hatalıyım bu kitap öykü kitabı mı diye tereddüt etmeye başladım. Anlatım ve gelişmeyen olay kendi bölümleri içinde birbirinden farksızdı. Neyse ki bir kaç bölüm sonra aslında bu farklı karakterlerin ortak bir yanı ortaya çıktı.

Açıkçası bu girizgah beni sıktı. Öyle betimlemeler vardı ki çok kitap okuyan ben bile (kendimi bu statüye soktum) zaman zaman bu betimlemelerin altında ezildim. Baştan söylemek gerekirse çok okuyan biri değilseniz bu kitap biraz ağır gelebilir size. Anlatım da bir de yağmur var. Şimdi düşünüyorum da bu çok mu gerekliydi. Evet edebi bir anlam katmış ama ana hikayeden uzaklaştırmış okuyucuyu. Gerçi bende bir şeyler karalarken böyle şeyler yapmıyor muyum evet yapıyorum. Bu yüzden, bu konuda pek yorum yapmayacağım.

Kitabın beni en etkileyen tarafı hikayenin baba olgusu üzerinde olması. Yekta Kopan iç seslerle babasızlık duygusunu, bir babayı bulma ve kaybetme olgusunu başarılı bir şekilde anlatmış.

Aslında hikayenin kimin etrafında döndüğü konusunda çok emin değilim ama karakterin yaşaması sebebi ile hikaye bana Metin Konur etrafında dönüyormuş gibi geldi. Oysa ki kendisi hakkında ya da onun dilinden çok bir şey yok. Metin İstanbul’da yaşayan başarılı bir fizik öğretmenidir. Aynı zamanda kitap yazmaya çalışmaktadır. Günün birinde, annesi ölmeden önce ona bir mektup gönderir. Bu mektupta aslında babasının ölmediğini ona bazı sebeplerden dolayı öldüğünü söylediklerini anlatır. Mektubunda babası ile tanışmasını neden ayrıldıkları konusunu da yazar. Yıllar sonra bunu öğrenen Metin, babasını aramaya başlar.

Babasını araştırır. Babası eski emektar Yeşilçam oyuncusu ve senaristidir. Onun takıldığı kahveye gider ve hakkında bilgi alamaya çalışır. Ancak kimsenin onun hakkında bilgisi yoktur. Yalnızca son dönemlerini Suna adlı genç bir kızla geçirdiğini öğrenir. Metin ise Sunayı bulma konusunda tereddüte düşer.

Roman, hikaye edasıyla bölümlendirilerek yazılmış. Belkide kitabı, romandan çok hikayeye benzetme sebebim bundan dolayı. Orson Cezmi, Suna, Behice, Rıza, Çiko düşüncelerini dinlerken bir karakter hakkında bir çok şeyi öğreniyoruz.

Meraklısı için okunabilir bir kitap.

Babasını hiç tanımayan, baba ve koruyucu özlemini, usta-çırak, baba-kız, öğretmen-öğrenci ilişkisi kurduğu bir yabancıda gideren Suna; babasının yerine bir yabancıya hayranlık duyan otelci genç Çiko; oğlunu hiç görmemiş, kendi dünyasında boğulmuş bir kayıp baba, Orson Cezmi; babasını eski bir filmde, İstanbul’un saklı köşelerinde kendi içsel yöntemleriyle arayan Metin; oğlunu yalanla büyüten, bütün hayatını bir yalan üzerine kuran Behice; Orson’un garip dünyasını paylaşan set işçisi Rıza; asla kesişmeyen paralel yaşamlarında mutsuzluklarıyla yoğrulanlar; ve bir insanın, herkesin zihninde farklı oluşan portresi. Yekta Kopan, acımasız bir yalan ve aldatma üzerine kurduğu romanında geç kalmış bir hesaplaşmanın tanıklığını yapıyor. Baştan sona bir film gibi akan, fondaki yağmurla, eski filmlerle, unutulmuş şarkılarla bütünleşen ve içinden akan hüzünle çoğumuzun yaşamına izdüşümler salan İçimde Kim Var, farklı bir baba-oğul hesaplaşması. Roman, kimin daha yalnız olduğu sorusuna yanıt ararken arkasında anlatılmamış hikayeler, sorulmadık sorular ve elbette tamamlanmamış hesaplaşmalar da bırakıyor.

Türkçe
168 s. — 2. Hamur– Ciltsiz — 13 x 21 cm
İstanbul, 2004
ISBN : 9789750704147
Yayın Evi: Can Yayınları