Yılın ilk yazısını yazmak için bir hafta bekledim. Bir bakayım yeni sene yeni ne getirecek diye beklemeye başladım. ilk sekiz günün getirisi bolca isteksizlik ve uyku oldu. Tabi devamının böyle gelmeyeceğini umuyorum. Buna en büyük etkenlerden birinin de sürekli evde olmak olduğunu biliyorum. Odalar arasında gezinsem de artık duvarlardaki her çatlağı ezberlemiş olmam bana pek değişiklik yaşatacakmış gibi gelmiyor. Bir yandan yeni bir şeyler alma duygusu peydahanıyor sürekli. Tamamen eve yeni bir şey sokmak ve onla ilgilenmeye çalışmak amacım. Yoksa ihtiyacım olduğundan değil. Bir taraftan da ihtiyacım olmayanı almama dizginimle çatışmaya giriyorum. Çünkü alınan “gereksiz” her şey bir sonrakini tetikliyor. Sürekli bir başkasına ihtiyacın varmış gibi hissettiriyor.
Bu handikaptan çıkmanın en kolay yolu elbetteki okumak. Okuyunca, okunan kitabın dünyasına girdikçe insanın yaşadığı yer birden değişiyor. O rutinden çıkıp, başka bir hayata kendinizi atıyorsunuz. Sebeplerden birini bu belirleyerek Beril Erbil‘in Aynadaki Porno Yıldızı‘na başladım.
Aslında daha önce başlamak gibi bir durumum vardı ama pandemi döneminde kitabı tedarik etmem okuma psikolojisine girmem biraz zaman aldı. On beş gün kadar kitapla birbirimize baktık. Odanın içinde bir oradan bir buraya savrulduk. Nihayet benim de yeni senenin yeni şeyler getirmeyeceğine dair fikrim tam anlamıyla oturduğunda kitaba başladım.
Aynadaki Porno Yıldızı, basit anlamda kitap arakasından da alıntı yaparsam “kentli kadın” öykülerini anlatıyor. Aynadaki Porno Yıldızı’da bu öykülerden biri. Aslında ben bunlara bir öykü demekten çok anlatı demek istiyorum. Bir çok kadının içinde bulunduğu o psikolojiyi, güçlü görüntüleri arkasındaki zayıflıklarını, inandıklarını, vazgeçtiklerini, olması yada olması gereklikleri rolleri çok güzel anlatıyor.
Kitabı okurken ben de yazan biri olarak kadınları ne kadar tanıdığımı düşündüm. Sonuçta benim de kadın karakterlerim var. Sonra kütüphaneme bir göz attım. Kadın yazardan çok erkek yazarın kitapları var. Evet, kadın yazarlar da var ama her biri bir kurgunun peşinde koşarak kadın psikolojisine içtenliğine bu kadar değinmemiş. Kadını anlatan o psikolojiyi veren bir kaç kitap var ama onlar da erkekler tarafından yazılmış. Sanıyorum geneli böyle. Erkekler olarak “olması gereken kadın”ı anlatmayı da biz erkekler yapmışız sanırım.
Aynadaki Porno Yıldızı bu bağlamda bana farklı bir açıyı gösterdi. Biraz daha fazla kadın yazar okumam gerektiğini, biraz daha fazla kadın diline, düşüncelerine hakim olmayı. O psikolojiyi bir nebze olsun yaşamayı.
Sanıyorum yeni yıl yeni bir şeyle geldi. Ya da gelmişti fark ettirdi. Belki de fark etmek için bir kıvılcım gerekiyordu. Bir şeyleri beklemek gerekmiyormuş demek, onlar için çaba gösterip, ufak şeyden dersler çıkarmak gerekiyormuş. (Dikkat ettim son iki yazıdır çok pozitifim. Hayırdır inşallah. Sanıyorum çalıştığım roman ile ilgili bir durum. 🙂 ) Kitabı okumanız tavsiye ederim. Bilhassa hemcinslerime.
Siz ne düşünüyorsunuz?