The Zero Theorem

Geçtiğimiz sene festivalde film gösterilmiş ama fırsat bulup izleyememiştim (yoksa yer mi bulamamıştım bilmiyorum). Geçtiğimiz günlerde filmleri gezerken arada The Zero Theorem’i gördüm. Her ne kadar festival modunda olmasam da  hatırına bu film izlenir dedim. Yoksa izlemesem bir süre daha kalırdı. Zaten bu aralar bir şeyleri yapmakta zorlanmak gibi bir ruh hali var üzerimde. Neyse bu konumuz dışında.

Terry Gilliam’dan yine acayip bir film karşımızda. Zaten acayip olcağını biliyordum ama bu kez daha bir acayip geldi bana. Filmin alt metni çok dolu bu sebepten dolayı zaman zaman anlamakta zorluk çekiyorsunuz filmi. Diğer filmlere oranla biraz daha hareketsiz film. Bu sebepten dolayı yer yer sıkıcı olabiliyor. Yani açık ve berrak bir kafayla filmi izlemekte fayda var. Baştan bunu söyleyim.

Film hayatın amacını sorguluyor. Bunu yaparken de hem din hemde dinsizlik üzerinden işleyerek yapıyor. Filin ana fikri bu şekildeyken ufak göndermelerede değineceğim ama ondan önce filmin tanıtımı üzerinden konusunu ve hikayesini anlatayım.

Qohen Leth bir bilgisayar dahisidir yönetimden işinden ayrılmayı talep buna bir şekilde izin verilir. Gizli bir projede çalışacaktır. İşe gelip gitmeyi sevmeyen Qohen evinde bu gizli proje üzerine çalımaya başlar. “Sıfır Teorisi” denen bu teoriyi cevaplayacaktır. Asosyal olan Qohen günlerce gecelerle çalışmasına rağmen teoriyi çözemez. Zaten çözmesini istemeyenlerde onun hayatına Bainsley adlı bir kadın sokarlar. Birde üstüne üstlük projeye Bob adında partonun çocuğu dahil olur. Yanlız yaşamaya alışmış Qohen içinse işler iyice karşır ve psikolojisinin iyice bozulmasına sebep olur.

Film günümüz teknolojisi ve kapitalist düzenine çok fazla eleştride bulunuyor. Bir çok yerde yaptığımız, artık yaptığımızdan birle haberimiz olmayan otomatikleşmiş davranışlarımızı gözler önüne seriyor. Başını akıllı telefonlardan kaldırmayan, çevresindekini umursamayan insanlar, her yerin reklamlarla dolması, hereksin aynı olması, insanların kendilerini sanal zevklerle tatmin etmesi, köle gibi çalışmak, sürekli takip edilmek filmin gözümüze soktuğu bir kaç nokta. İzlerken bende bunları yaptığımın farkına vardım. Ama sonuçta bir düzen ister istemez uymanız gerekiyor.

Filmde bazı ayrıntılarda hoşuma gitti. Bunların çoğu az önce belirttiğim yaptığımız işlerle ilgili göndermeler. Mesela filmdeki parti sahnesinde herkesin kendi kulaklığından müzik dinlemesi oldukça güzeldi. Boğulmak üzere olan birine tepkisiz kalınması üstüne üstlük özçekim yapılması bir başka ayrıntıydı. Hayallerimizin birle bir reklamdan çıktığına ve yönlendirildiğine de şahit oluyoruz filmde.

Bunun gibi bir çok sahnel ve bir çok düşündürücü sahne çıkıyor karşımıza ve The Zero Theorem neden yaşıyoruzu sorgulatıyor bize. Oldukça başarılı bir anlatıma sahip film.

Film atmosfer, kostum ve dekor anlamında oldukça iyi. Renk kullanımları oldukça başarılı. Terry Gilliam’dan da farklı bir şey beklenmez zaten. Oyunuculuklarda oldukça iyi. Ben filmde çok fazla eksik bir şey göremedim. Zaten distopik bir dünyada kurgulananın dışına çıkmak biraz zor. Özetlemek gerekirse bence oldukça başarılı ve izlenmesi gereken yapımlar arasında The Zero Teorem.

Yönetmen: Terry Gilliam

Senaryo: Pat Rushin

Oyuncular:

Christoph Waltz
Qohen Leth
David Thewlis
Joby
Matt Damon
Management
Lucas Hedges
Bob
Tilda Swinton Dr. Shrink-Rom

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt2333804/

http://www.thezerotheorem-movie.com/