1980 yapımı Maniac filminin yeni çevrimi ile karşımıza çıkıyor bu kez Elijah Wood. Zaten orijinal filmin yazısında da bu konuda üstünkörü bahsetmiştim. Orada merak ettiğim Elijah Wood, Frank rolünde nasıl olur sorusuydu ve sorunun cevabını aldım. Başarılı da buldum kendisini. Zaten aşağıda biraz daha değineceğim bu duruma.
Filmin yönetmen koltuğuna pek ismine rastlamadığımız bazı filmlerde de oyunculuk yapan Franck Khalfoun var. Senaryo ilk filmle paralel ilerliyor günümüze uyarlamak dışında bir şey yapılmamış. Bu uyarlamalar da ortam ve elektronik aletlerle sınırlı. Yani bu filmde manyağımız kurbanlarını genelde daha kolay bir şekilde internetten buluyor. Orijinal filmin senaristi ve baş rol oyuncusu Joe Spinell‘e göre çok çok yakışıklı olan Elijah Wood’un filmde ayarladığı kızlara bir kulp bulamıyoruz. Oysaki 1980 yapımındaki Frank’ın kızlara yaklaşımı biraz daha tereddütte bırakmıştı beni. Ancak Elijah Wood’un da Joe Spinell gibi bir psikopat olamayacağı aşikardı. Bunu görüyoruz ama karşımıza çıkan şeklen düzgün tabir edeceğimiz bir kişinin böle bir sapkınlığa sahip olması aslında ummadık taş baş yarar ata sözünü hatırlamamıza sebep oluyor. Bu yönden, bu çevrim daha etkili diyebilirim.
Film yine pov tarzı (genelde porno filmlerde kullanılan, olaya odaklı çekim, karakter gözünden izleme gibi…) çekilmiş. Bu filmin izleyici üzerindeki etkisini de arttırıyor tabi. Teknoloji geliştiği için kullanılan efektler, kostüm ve makyajlar oldukça başarılı. Bir cinayeti işeyen kişinin gözünden görmek insanı etkiliyor. Burada tabi ki kesilen bir kafa derisinin izlenim etkisi daha yüksek.
Film ilk filmde olduğu gibi katilin psikolojisine de değinmiş. İlk filme göre bu biraz daha ağır basıyor. Tüm olayın Frank’ın annesinden kaynaklı olduğunu görüyoruz. İlk filmde de bunu bize anlatmıştı yönetmen ama tam olarak ayrıntıya girmemişti. Bu filmde flash back’ler ile Frank’ın annesine olan düşmanlığı daha başarılı bir şekilde verilmiş. Elijah Wood’un o çocuksu görünümünün altında aslında çocukluğundan çıkamamış masumiyetle, bozuk psikolojinin dönüşümlerini iyi görüyoruz.
Filmde Frank, antika taş-plastik vitrin mankeni koleksiyonuna sahip biridir. Onları bulur ve onarır. Dış dünya ile iletişimi kesiktir. Tabi her kopuk insan gibi o da biraz şizofrendir. Akşamları şehrin bazı köşelerine gider ve gözüne kestirdiği kadınları öldürür. Onların kafa derilerini yüzer ve odasında mankenlere kafa derilerini zımbalayarak onlara hayat verir.
Bir gün dükkanına genç ve güzel fotoğraf sanatçısı Anna gelir. Anna bir kaç mankenin fotoğrafını çekmek ister. Frank buna izin verir. Yakında sergisi olan Anna, Frank’tan sergi için bir kaç mankeni ödünç ister. Frank mankenleri ona verir. Anna’dan hoşlanmış gibidir. Ancak hastalıklı beyni Anna’yı da koleksiyonuna katması için onu zorlar.
Film başarılı bir uyarlama olmuş ancak teknolojinin bu kadar geliştiği yerde yolda sıkıştırdığı kızın yardımına kimsenin gelmemesi yada kızın cep telefonunu çıkartıp kimseyi aramaması gibi bazı saçma noktalar mevcut. Bunun yanı sıra bazı sahneler de aynı saçmalıkları barındırıyor bunlar gözardı edilebilecek şeyler.
Ben genel olarak filmi beğendim. İyi bir uyarlama diyebilirim bu film için. Oyunculuklar, mekanlar, makyaj oldukça iyiydi aynı şekilde müzikler ve ses efektleri de rahatsız etmiyordu. Özetlemek gerekirse Maniac başarılı bir yeniden çevrim olmuş. Midesi kaldıranlar izleyebilir. Ancak korkmak istiyorsanız bu film pek sizlik değil. Çünkü korku film statüsüne girmez aslında. Bu arada Nora Arnezeder’i de keşfetmiş olduk.
Yönetmen: Franck Khalfoun
Senaryo: Alexandre Aja, Grégory Levasseur, Joe Spinell (1980)
Oyuncular:
Nora Arnezeder | … | Anna | |
Genevieve Alexandra | … | Jessica | |
Brian Ames | … | 80’s Man 1 | |
Liane Balaban | … | Judy | |
Jan Broberg | … | Rita | |
Elijah Wood | … | Frank |
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?